Bu yazımızda kimilerine göre saçmalıktan ibaret olan kimilerine göre de kesinlikle doğru olduğu düşünülen rezonans kanunundan bahsedeceğiz. Rezonans kanunu bilimsel olarak ispatlanmış bir kanun değildir. Adını Pierre Franckh’ın rezonans kanunu isimli kitabından almıştır.
Yazar bu kitabında hissedilen ya da
düşünülen her şeyin, bir rezonans alanı oluşturduğunu ve bu sayede isteklerin yönetilebileceğini
anlatmaktadır. Bu rezonans alanın
merkezinin de kalp olduğundan bahsetmektedir. Yazar, hayatımızı kalbimizle
değiştirebileceğimizin de altını çizmektedir. Şimdi rezonans kanunu ile ilgili
biraz daha detaylı bilgi verebiliriz.
Rezonans eko, yankı, titreşim manalarına gelmektedir. Rezonans Kanunu ise evrendeki her şeyin birbirleriyle titreşimler aracılığı ile bağlı ve iletişimde olduğunu savunur. Rezonans kanuna göre dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine has bir titreşimleri vardır. Maddenin titreşim enerjisini incelediğimizde farklı objelerin genellikle farklı frekanslarda titreştiğini görünür. İşte eğer nesneler veya olaylar birbiriyle aynı frekansı yakalarsa o olayın gerçekleşmeme gibi bir durumu olamaz.
İstediğiniz bir olayın gerçekleşmesi
için sürekli onu düşünür ve olmasını isterseniz yani o işle ilgili titreşim göndermeye
ısrarla devam ederseniz titreşiminiz mutlaka kendine uyumlu bir frekansı
yakalayacak ve istenilen olay gerçekleşecektir.
Peki bu titreşimlerin birbirini bulması
bu kadar kolay mı? Rezonans kanununa göre evet. Çünkü benzerler birbirini çeker
ilkesine dayanarak benzer titreşimler mutlaka birbirini bulacaktır. Bu yüzden
verilen titreşimlere dikkat edilmelidir. Pozitif titreşim olduğu gibi negatif
titreşimde vardır. Negatif titreşim enerjisi” olarak adlandırılan şey; bizde
hoşlanmadığımız, huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı
olayların yaşamımıza çekilmesine sebep olabilir.
Yine Rezonans kanununa göre bu titreşim
alanının merkezi kalptir. Bahsedilen bütün bu frekans ve titreşimler kalbin
yönetiminde olmaktadır. Kalbin sadece vücudumuzda kanın dolaşımını sağlayan bir
pompa olmadığından, bütün duyguların ve enerjinin yönetildiği bir merkez
olduğundan bahsediyor. Yine kalple ilgili şu ilginç bilgileri paylaşmaktadır.
Kalbin muazzam büyük bir enerji alanına sahiptir. Burada bahsedilen enerji alanının çapı yaklaşık iki buçuk metredir. Kalbimiz tarafından oluşturulan elektromanyetik alan vücudumuzdaki organlarla iletişim halindedir. Beyin dahi yapacağı aktiviteler için kalpten sinyaller alıyor.
Buna göre Kalbimiz, inanç ve
duygularımızı elektromanyetik titreşimlere ve dalgalara dönüştüren bir tür
aracı olarak hizmet etmektedir. Ve bu elektromanyetik dalgalar vücudumuzla
sınırlı kalmaz, bütün çevremize uzanır, bizi kuşatan her şeyle iletişim
halindedir. Yani bu dalgalar vücudumuzdan çıkıp evrene yayılmaktadır.
İsteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten inanmadan
olumlama (imgeleme) yaparsak ya da bir şeylerin hayalini kurarsak, sadece
beynimiz elektromanyetik dalgalar yayarken, duygularımızın gerçek merkezi olan
kalbimiz beş bin kat daha büyük bir kuvvetle dalga göndermez ve o işin meydana
gelme ihtimali çok çok düşmüş olur.
Konuyu kısaca özetleyecek olursak düşündüğümüz olumlu veya olumsuz her şey bir titreşim oluşturmakta ve bu titreşimler evrene enerji olarak yayılmaktadır. Kendisine uygun frekansı yakaladığında ise o iş gerçekleşmektedir. Vücudumuzdan çıkan titreşimlerin merkezi de kalptir. İstenilen şeyin kalp vasıtası ile yapılması gerçekleşme oranını önemli derecede arttırmaktadır. Kim bilir belki de “kalpten istemek deyimi” de bu yüzden dilimize yerleşmiştir. Rezonans kanununa göre de bir şeyi kalpten isterseniz kalbin oluşturduğu yoğun manyetik alan sayesinde o şeyin olmama ihtimali çok düşüktür.
Bilimsel anlamda bu anlatılanları destekleyici çalışmalar bulunmamaktır. Ancak yüzyıllar boyu insanların diline yerleşmiş olan “kalpten istemek”, “kalbin sesini dinlemek”, “kalpten sevmek”, “kalp gözüyle görmek” gibi deyimlere bakıldığında insanlık kalbin derin işler yaptığını ispatlayamasa da içten içe anlamış görünüyor. Kim bilir belki bir gün kalp daha somut bir şekilde anlaşılabilecektir..