Rezonans kanunu nedir? Düşünce gücüyle istekler gerçekleşebilir mi?


Rezonans kanunu

Bu yazımızda kimilerine göre saçmalıktan ibaret olan kimilerine göre de kesinlikle doğru olduğu düşünülen rezonans kanunundan bahsedeceğiz. Rezonans kanunu bilimsel olarak ispatlanmış bir kanun değildir. Adını Pierre Franckh’ın rezonans kanunu isimli kitabından almıştır.

Yazar bu kitabında hissedilen ya da düşünülen her şeyin, bir rezonans alanı oluşturduğunu ve  bu sayede isteklerin yönetilebileceğini anlatmaktadır. Bu rezonans  alanın merkezinin de kalp olduğundan bahsetmektedir. Yazar, hayatımızı kalbimizle değiştirebileceğimizin de altını çizmektedir. Şimdi rezonans kanunu ile ilgili biraz daha detaylı bilgi verebiliriz.

Rezonans eko, yankı, titreşim manalarına gelmektedir. Rezonans Kanunu ise evrendeki her şeyin birbirleriyle titreşimler aracılığı ile bağlı ve iletişimde olduğunu savunur. Rezonans kanuna göre dünyadaki bütün nesnelerin ve canlıların kendilerine has bir titreşimleri vardır. Maddenin titreşim enerjisini incelediğimizde farklı objelerin genellikle farklı frekanslarda titreştiğini görünür. İşte eğer nesneler veya olaylar birbiriyle aynı frekansı yakalarsa o olayın gerçekleşmeme gibi bir durumu olamaz.

İstediğiniz bir olayın gerçekleşmesi için sürekli onu düşünür ve olmasını isterseniz yani o işle ilgili titreşim göndermeye ısrarla devam ederseniz titreşiminiz mutlaka kendine uyumlu bir frekansı yakalayacak ve istenilen olay gerçekleşecektir.

Peki bu titreşimlerin birbirini bulması bu kadar kolay mı? Rezonans kanununa göre evet. Çünkü benzerler birbirini çeker ilkesine dayanarak benzer titreşimler mutlaka birbirini bulacaktır. Bu yüzden verilen titreşimlere dikkat edilmelidir. Pozitif titreşim olduğu gibi negatif titreşimde vardır. Negatif titreşim enerjisi” olarak adlandırılan şey; bizde hoşlanmadığımız, huzursuzluk verici hislerin uyanmasına, hatta belki sarsıcı olayların yaşamımıza çekilmesine sebep olabilir.

Yine Rezonans kanununa göre bu titreşim alanının merkezi kalptir. Bahsedilen bütün bu frekans ve titreşimler kalbin yönetiminde olmaktadır. Kalbin sadece vücudumuzda kanın dolaşımını sağlayan bir pompa olmadığından, bütün duyguların ve enerjinin yönetildiği bir merkez olduğundan bahsediyor. Yine kalple ilgili şu ilginç bilgileri paylaşmaktadır.

Kalbin muazzam büyük bir enerji alanına sahiptir. Burada bahsedilen enerji alanının çapı yaklaşık iki buçuk metredir. Kalbimiz tarafından oluşturulan elektromanyetik alan vücudumuzdaki organlarla iletişim halindedir. Beyin dahi yapacağı aktiviteler için kalpten sinyaller alıyor.

Buna göre Kalbimiz, inanç ve duygularımızı elektromanyetik titreşimlere ve dalgalara dönüştüren bir tür aracı olarak hizmet etmektedir. Ve bu elektromanyetik dalgalar vücudumuzla sınırlı kalmaz, bütün çevremize uzanır, bizi kuşatan her şeyle iletişim halindedir. Yani bu dalgalar vücudumuzdan çıkıp evrene yayılmaktadır.

İsteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten inanmadan olumlama (imgeleme) yaparsak ya da bir şeylerin hayalini kurarsak, sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayarken, duygularımızın gerçek merkezi olan kalbimiz beş bin kat daha büyük bir kuvvetle dalga göndermez ve o işin meydana gelme ihtimali çok çok düşmüş olur.

Konuyu kısaca özetleyecek olursak düşündüğümüz olumlu veya olumsuz her şey bir titreşim oluşturmakta ve bu titreşimler evrene enerji olarak yayılmaktadır. Kendisine uygun frekansı yakaladığında ise o iş gerçekleşmektedir. Vücudumuzdan çıkan titreşimlerin merkezi de kalptir. İstenilen şeyin kalp vasıtası ile yapılması gerçekleşme oranını önemli derecede arttırmaktadır. Kim bilir belki de “kalpten istemek deyimi” de bu yüzden dilimize yerleşmiştir. Rezonans kanununa göre de bir şeyi kalpten isterseniz kalbin oluşturduğu yoğun manyetik alan sayesinde o şeyin olmama ihtimali çok düşüktür.

Bilimsel anlamda bu anlatılanları destekleyici çalışmalar bulunmamaktır. Ancak yüzyıllar boyu insanların diline yerleşmiş olan “kalpten istemek”, “kalbin sesini dinlemek”, “kalpten sevmek”, “kalp gözüyle görmek” gibi deyimlere bakıldığında insanlık kalbin derin işler yaptığını ispatlayamasa da içten içe anlamış görünüyor. Kim bilir belki bir gün kalp daha somut bir şekilde anlaşılabilecektir..

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.